Yaşamakta olduğumuz teknoloji ve dijital çağında, öğrencilere yepyeni ve güncel kazanımlar kazandırmamız gerekirken hala onları geleneksel matematik öğretimi modelleriyle okullarda sıkmaya ve mutsuz etmeye devam ediyoruz. Modernleşme eğitimle başlar. Çağın gerisinde yer alan eğitim sistemleri işlevini kaybeder. Maalesef eğitim sistemimiz, modern dünyanın çok gerisinde ve bırakın çağa yön vermeyi çağı yakalamakta güçlük çekmektedir. Israrla aynı yöntemleri deneyerek “z kuşağı” öğrencilerini hayata hazırlamaya çalışıyoruz. Bir başarısızlık olduğunda ise bu durumu, öğretmenler ve veliler olarak öğrencilere mal ediyoruz. Yoksa sorun çağımızın öğrencilerinin ihtiyaçlarına karşılık veremeyen geleneksel öğretim modelinde mi?

“Z Kuşağına” Dayatılan Geleneksel Matematik Öğretimi
40 dakikalık bir matematik dersinde çoğu öğretmen ilk 20-30 dakikasında ilgili konunun bilgisi ve formüllerini veriyor. Bu esnada çocuklardan bunları defterlerine not almasını istiyor. Dersin kalan kısımında ise birbirinin tekrarı niteliğinde bilgi düzeyinde alıştırmalar çözerek geçiriyor. Bu süreçte öğrenciler çoğu zaman hiç düşünmeden not alıyor ve başarılı olmak için öğretmeni çok dikkatlice dinlemesi gerektiğini düşünüyor. Öğrenciler, öğretmenlerini taklit ederek öğrenmeleri gerektiği kanısına varıyor. Matematiğin özünde yer alan düşünmek eyleminin yerini taklit etmek alıyor.
Aslında matematik dersinde olması gereken sorgulama, soru sorma, akıl yürütme, tahmin etme ve problem çözme gibi matematik için önem arz eden eylemlerin yerini ezberleme ve taklit etme gibi eylemler alıyor. Bu tür yaklaşımın olduğu matematik sınıflarında öğrenciler ezberlemeye çalıştıkları yöntemleri, yeni durumlara uyarlamakta oldukça zorlanıyor. Bu durum doğal olarak matematikte ve birçok sınavda başarısızlığa neden oluyor.
Ayrıca geleneksel modelde bir diğer temel sorun ise öğrencilerin sessizce çalışmaya zorlanması. Aslında sanıldığının aksine sessiz ortamlar ideal öğrenme ortamları değildir. Öğrencilerin sıralarında oturduğu, sessiz bir şekilde not alıp öğretmeninin yazdıklarını not aldığı sınıflar ilk bakışta herkesin gıpta ettiği bir sınıf olarak görülebilir. Ancak bu gerçeği yansıtmamaktadır. Çünkü bir şeyi gerçekte anlayıp anlamadığınızı konuşup paylaşmadığınız müddetçe anlayamazsınız. Matematik, okumak ve dinlemekten ziyade, hesap yaparak, problem çözerek ve konuşarak öğrenilir. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki matematiksel tartışmalar, öğrencilerin konuları anlamaları için mükemmel bir araç. Bu demek değil ki öğrenciler ders boyu sürekli istedikleri gibi konuşsunlar. Tüm bu sürecin etkili bir şekilde yürütülebilmesi için matematik öğretmenlerini üretken matematik tartışmaları oluşturmalı, süreci yönlendirmeli ve kontrol etmelidir.
Bizimle çalışmak için lütfen iletişime geçiniz.