Hepimizin hayatında meşgul olduğu bir iş, bir durum ya da bir süreç vardır. Kimimiz akışına bırakırız kimimiz ise her dâim kontrol altında tutarız işimizi gücümüzü ve hayatımızı… Peki hangisi daha çok amaca hizmet etmektedir? Bunlardan hangisi bizi biz yapan ve kendimizi dahi tanımamızı sağlayan tutumdur?
Aslında cevap hemen hemen hepimiz için aynıdır: “kontrollü yaşamak” yani bir “disipline” sahip olmak…Bu kadar bilgi kirliliğinin, karmaşanın, popülaritenin ve etkileşim çılgınlığının hâkim olduğu bir dünyada kontrolsüz, ciddiyetsiz ve disiplinsiz yaşamak hayatımıza “tüketmekten” başka ne katabilir ki?! Bu yazıda üzerinde durmaya çalıştığımız şey “disiplin”dir, disiplinin kendisidir. Bu noktada elbette ki öncelikle disiplinin tanımını doğru yapmamız gerekiyor.
Disiplin dediğimizde genellikle hemen hemen hepimizin aklına olumsuz önyargılar, mesela okullardaki ya da başka kurumlardaki disiplin kurulları ya da mekanizmaları gelmektedir… Hâlbuki disiplinin; korkulup uzaklaştırılacak bir konumdan çıkarıp, ilgi duyulup yakınlaşılacak, bağ kurulacak bir konuma yerleştirilmesi gerekiyor. Elbette ki bu noktada öncelikle eğitim sisteminin özüne ve biz eğitimcilere öncelikli görevler düşmektedir… Disiplin, yaptığımız her işte, hazırlandığımız her sınavda ve varmak istediğimiz her hedefte bize yolu çizen en önemli unsurdur. Bu yüzden disiplinden yoksun her eylem, ya eksik ya zamansız ya da faydasız sonuçlanmaktadır. Ve doğal olarak başarısızlık da beraberinde gelmektedir…

Unutmayalım!
Disiplin, her şeydir.
Tarihin sayfaları; yalnızca “disiplinine âşık/sadık” insanların başarılarıyla doludur…
Aslında tüm mesele tam da şudur: yaptığın işi ciddiye almak. Her ne olursa olsun.
En basitinden “yaşamak” eylemi…
Büyük şair Nazım Hikmet’in tam da bu söylediklerimizi destekleyen dizeleriyle son verelim yazımıza:
“…
Yaşamayı ciddiye alacaksın, Hem de o derecede, öylesine ki, Meselâ, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, Yahut kocaman gözlüklerin, Beyaz gömleğinle bir laboratuvarda İnsanlar için ölebileceksin, Hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, Hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, Hem de en güzel en gerçek şeyin Yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, Yetmişinde bile, meselâ, zeytin dikeceksin, Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, Yaşamak yani ağır bastığından...."
Türkçe özel ders, ders çalışırken disiplin neden önemlidir, ders çalışma disiplini, disiplinli ders çalışma, disiplin ders çalışma planı, irade ve öz disiplin